ZEKAT ÜZERİNE...

ZEKAT ÜZERİNE...

Zekât üzerine

Zekât, her şeyden önce, iktisadî vasfı öne çıkan bir ibadettir. 'İslâm Ekonomisi' içerisinde iktisadî etkileri ve gelirin yeniden dağıtılması fonksiyonları itibarla fıkhî yönü ortaya çıkmaktadır. Bilindiği üzere İslâm Ekonomisi, dinimizin fıkhî ya da hukukî ilke ve kurumlarının iktisadî taraflarını araştıran bir ihtisas ve ilim dalıdır. Zekâtın farz kılınması ve faizin yasaklanması, bu nedenle İslâm Ekonomisi araştırmalarının iki önemli konusu olarak dikkati çekmektedir. Ve zekât, toplumun nispeten zengin sınıflarından fakir ve muhtaçlarına bir gelir transferidir. Bundan dolayı toplumumuzun zekât potansiyelinin araştırılıp mikro ve makro anlamda gelir dağılımının düzeltilmesinde kullanılması sağlanabilir. Yıllık süreçte, Ramazan aylarında daha fazla zekât ödemesi gündeme geldiğinden, ben de bu yazımı zekât konusuna ayırmış bulunuyorum.

Dilimizde sözlük anlamı itibariye artma, çoğalma, temizlik, bereket, iyi hal ve övgü anlamlarına gelen zekât, dinî bir terim olarak, belirli bir malın bir kısmının yüce yaratıcının rızası için muayyen kişilere verilmesi demektir. Malî ibadetlerin en önemlisi olan zekât, İslâm›ın beş temel ilkesinden biri olup, hicretin ikinci yılında Medine'de farz kılınmıştır. Kur'an-ı Kerim'de 'Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin...' (Bakara, 2/43, 110; Hac, 22/78; Nur, 24/56; Mücadele, 58/13; Müzzemmil, 73/20); 'Onların mallarından, kendilerini temizleyeceğin, arıtıp yücelteceğin bir sadaka al ve onlar için dua et; çünkü senin duan onlara huzur verir. Allah işitendir, bilendir.' (Tevbe, 9/103) buyrulmaktadır.

Bir kimsenin zekât vermekle mükellef olması için Müslüman, hür, akıllı, buluğ çağına erişmiş olması; borcundan ve aslî ihtiyaçlarından fazla hakikaten ya da hükmen artıcı, yani kazanç sağlayıcı nitelikte nisap miktarı mala sahip olması gerekmektedir. Nisap, zekât, sadaka-i fıtır ve kurban gibi ibadetler için konulan bir zenginlik ölçüsüdür. Nisap, asgarî zenginlik ölçüsü şeklinde de tanımlanabilir. Borcundan ve aslî ihtiyaçlarından fazla olarak bu kadar mala sahip olan kişi dinen zengin sayılır. Merhum hocam Prof. Dr. Sabahattin ZAİM, nisap kavramını 'yeterli zenginlik' kısa açıklamasıyla tanımlamaktadır.(Bkz. 'İslâm – İnsan – Ekonomi', İstanbul, Yeni Asya Yayınları, Mart 1992, s.91). Böyle bir kişi, zekât veya sadaka alamayacağı gibi; sadaka-i fıtır vermek ve kurban kesmekle de yükümlü olur. Fazla olan bu malın artıcı olması ve üstünden bir yıl geçmesi halinde zekâtının verilmesi gerekir. Zenginliğin asgari sınırı olan 'nisap' Hz. Peygamber tarafından belirlenmiştir. Bu asgarî sınırlar, o dönem İslâm toplumunun ortalama hayat standardını ve zenginlik ölçüsünü göstermektedir. Hadislerde belirlenen nisap miktarları şöyle sıralanabilir; 80,18 gr. altın veya bunun tutarında para veya ticaret malı; 40 koyun veya keçi, 30 sığır, 5 deve. Nisap miktarının belirlenmesinde kullanılan bu malların, o dönemin en yaygın zenginlik aracı olduğu açıktır. Nisabın bu mallar üzerinden belirlenmesi, sosyal ve ekonomik şartların fazla değişmediği ileriki dönemlerde de aynen korunmuştur. Bu arada 'asli ihtiyaçlar (havâic-i asliye)' kavramına da değinmek gerekmektedir ve bu kavram, temel ihtiyaçları karşılayan, bu yüzden de zekâta tabi olmayan maddi varlıklar anlamındadır.

Dinimizde diğer bedenî ve malî yükümlülüklerde olduğu gibi, zekâtta da mükellefin durumu göz önünde bulundurularak, ona makul ve taşınabilir bir sorumluluk yüklenmiştir. Bu nedenle İslâm bilginleri, zekât ve sadaka-i fıtr ile yükümlü olmak için, kişinin ve bakmakla yükümlü olduğu aile bireylerinin temel ihtiyaçlarından fazla olarak nisap miktarı mala sahip olma şartını aramışlardır. Temel ihtiyaç miktarı mal, kişinin yaşaması için zarurî olan miktardır. Ve temel ihtiyaç maddeleri, insanın hayat ve hürriyetini korumak için muhtaç olduğu şeylerdir. Bunlar, genel olarak, nafaka, oturulan ev, ev eşyası, ihtiyaç duyulan elbise, borç karşılığı mal, sanat ve mesleğe ait alet ve makineler, binek taşıtları, ilim için edinilen kitaplar gibi eşyadır. (Bkz: http://www.diyanet.gov.tr/turkish/duyurular/dok/zekat.pdf)

Zekât, Tevbe Suresinde belirtildiği üzere sekiz grup gerçek kişiye verilebilecektir. (Bkz. ZAİM, a.g.e., s.90-91).

Hangi gelir ve servet unsurunda asgarî hangi oranda zekât ödemesi yapılacağını da şöyle özetleyebiliriz (Bkz: http://zekat.org/):

Altın ve Gümüş (Ziynet olarak veya mal olarak): %2,5

Madenî veya kâğıt para: %2,5

Ticaret malları: %2,5

Toprak ürünlerine gelince, doğal sulama ürünlerinde %10, emek ile sulanan ürünlerde %5. Bal: %10

Maden ve Define: %20

Deniz Ürünleri: %20

Hayvanlar miktar ve türüne göre hesaplanır: Tüm hayvanlar için, çoğunluk zamanı merada otlayanlara zekât verilir. Devede, koyunda, sığırda, atta vb adedine göre zekât ödemesi yapılmaktadır.

Ticari olarak yetiştirilen at: %2,5. Ticareti yapılan diğer hayvanlarda da ticari zekât oranları (%2,5) uygulanır. Sanayi Yatırım ve Üretim Araçları: Sabit Varlıklar zekâttan muaf Dönen Varlıklar + Net Kâr için %2,5. Kira Gelirleri: Araç ve bina gibi mülklere zekât uygulanmaz, kira getirileri var ise ve yıllık tutarı nisap miktarına ulaşıyor ise bu gelire %2,5 zekât uygulanır (Bazı görüşlere göre bu oran, tarımdaki gibi %10 olmalıdır).

Maaş, Ücret, Serbest Meslek Kazançları: Bu gelirlerin yıllık tutarları, ihtiyaçlar ve borçlar düşüldükten sonra %2,5 oranında zekâta tabi olur.

Hisse Senedi: Alım satımı yapılmak üzere bulunduruluyorsa ticari mal hükmünde olup kendisine ve temettü gelirine %2,5 uygulanır. Yatırım amacı ile bulundurulan hisse senetleri ise, mevcut bilançodan zekâta tabi olan miktarın (bkz. Sanayi yatırım zekâtı) hisseye isabet eden kısmına ve temettü gelirine %2,5 oranında uygulanır.

Kısacası, Ramazan ayında zekât ve sadaka-i fıtır ödemelerinde âdil gelir dağılımı* için mükelleflerimize başarılar diliyorum.

_______

* Zekât, toplumda yoksulluğu ortadan kaldırır. Bkz: Şevki Çobanoğlu, 'İslâm Ekonomisi,' Yediveren Yayınları, 2013, s.50.

TAHSİN SINAV

YENİ ŞAFAK