Vergi incelemesinde süreç yönetimi ve aramalı vergi incelemeleri

Vergi incelemesinde süreç yönetimi ve aramalı vergi incelemeleri

Vergi incelemesinde süreç yönetimi ve aramalı vergi incelemeleri üzerine

I-VERGİ İNCELEMESİNDE AMAÇ NEDİR?

Vergi Usul Kanunu’nun 134. maddesi hükmüne göre; Vergi incelemesinden maksat, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamaktır.

İncelemeye yetkili olanlar tarafından lüzum görüldüğü takdirde inceleme, işletmeye dahil iktisadi kıymetlerin fiili envanterinin yapılmasına ve beyannamelerde gösterilmesi gereken unsurların tetkikine de teşmil edilebilir. Fiili envanterin yapılmasının gerektirdiği ve incelemeyi yapan tarafından tasdik edilen giderler Hazinece mükellefe ödenir.

II-VERGİ İNCELEMESİNDE HUKUKSAL AMAÇ NELERDİR?

Vergi Usul Kanunu’nun 134’üncü maddesine göre, vergi incelemesi, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak amacıyla yapılır. İncelemeye yetkili olanlar tarafından gerek görüldüğü takdirde inceleme, işletmeye dahil iktisadi kıymetlerin fiili envanterinin yapılmasına ve beyannamelerde gösterilmesi gereken unsurların tetkikine de teşmil edilebilir. Fiili envanterin yapılmasının gerektirdiği ve incelemeyi yapan tarafından tasdik edilen giderler Hazinece mükellefe ödenir.

Madde hükmünden anlaşılacağı üzere, vergi incelemesi yalnızca, vergi kayıp ve kaçağını tespit etmeye yönelik değildir. İncelemede, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğu araştırılıp, tespit edilmekle birlikte, vergi mükellef ve sorumlularının doğru vergi ödemeleri de sağlanır. Vergi incelemesi yapmaya yetkili elemanlar, inceleme konusu vergiyle ilgili gerçek matrahı; defter, belge, kayıt ve hesapların incelenmesinin yanısıra, fiili durumları araştırıp incelemek suretiyle de yapabilirler.

III-KİMLER VERGİ İNCELEMESİNE TABİ OLACAKTIR?

Bu kanuna veya diğer kanunlara göre defter ve hesap tutmak, evrak ve vesikaları muhafaza ve ibraz etmek mecburiyetinde olan gerçek ve tüzelkişiler vergi incelemelerine tabidirler.[1]

IV-VERGİ İNCELEMESİNE KİM YETKİLİDİR?

Vergi İncelemesi; hesap uzmanları, hesap uzman yardımcıları, ilin en büyük mal memuru, vergi denetmenleri, vergi denetmen yardımcıları veya vergi dairesi müdürleri tarafından yapılır.

Maliye Müfettişleri, Maliye Müfettiş Muavinleri, Gelirler Kontrolörleri ve Stajyer Gelirler Kontrolörleri, Gelirler Genel Müdürlüğünün merkez ve taşra teşkilatında müdür kadrolarında görev yapanlar her hal ve takdirde vergi inceleme yetkisini haizdir.

Vergi incelemesi yapanlar, yanlarında memuriyet sıfatlarını ve inceleme yetkisini gösteren fotoğraflı resmi bir vesika bulundururlar ve gittikleri yerde işe başlamadan evvel bu vesikayı ilgililere gösterirler.[2]

Bu kanuna veya diğer kanunlara göre defter ve hesap tutmak, evrak ve vesikaları muhafaza ve ibraz etmek mecburiyetinde olan gerçek ve tüzelkişiler vergi incelemelerine tabidirler.

V-VERGİ İNCELEMESİ NE ZAMAN YAPILABİLİR?

Vergi incelemesinin ne zaman yapılacağının evvelden haber verilmesi mecburi değildir.

İnceleme, neticesi alınmamış hesap dönemi de dahil olmak üzere, tarh zamanaşımı süresi sonuna kadar her zaman yapılabilir.

Evvelce inceleme yapılmış veya matrahın resen takdir edilmiş olması yeniden inceleme yapılmasına ve gerekirse tarhiyatın ikmaline mani değildir.

VI-İNCELEMENİN YAPILACAĞI YER VE ZAMAN NEDİR?

Vergi incelemeleri, esas itibariyle incelemeye tabi olanın iş yerinde yapılır.

İş yerinin müsait olmaması, ölüm, işin terk edilmesi gibi zaruri sebeplerle incelemenin yerinde yapılması imkansız olur veya mükellef ve vergi sorumluları isterlerse inceleme dairede yapılabilir.

Bu takdirde incelemeye tabi olanın lüzumlu defter ve vesikalarını daireye getirmesi kendisinden yazılı olarak istenilir.

İncelemenin dairede yapılması halinde istenilen defter veya vesikaları belli edilen zamanda mazeretsiz olarak getirmeyenler, bunları ibraz etmemiş sayılırlar. Haklı bir mazeret gösterenlere, defter ve vesikalarını daireye getirmesi için münasip bir mühlet verilir.[3]

VII-İNCELEMEDE UYGULANACAK İLKELER NELERDİR?

Vergi incelemesi yapanlar, yaptıkları inceleme sırasında aşağıdaki esaslara uymaya mecburdurlar.

İncelemeye tabi olana, bunun mevzuunu işe başlamadan evvel açık olarak izah ederler;

Nezdinde inceleme yapılanın muvafakati olmadıkça resmi çalışma saatleri dışında inceleme yapamazlar veya buna devam edemezler. (Tutanak düzenlenmesi ve inceleme ile ilgili emniyet tedbirlerinin alınması bu hükmün dışındadır. Ancak bu gibi tedbirler, incelemelerin, yapıldığı yerdeki faaliyeti sekteye uğratmayacak şekilde yapılır);

İnceleme bitince, bunun yapıldığını gösteren bir vesika nezdinde inceleme yapılana verilir.

İnceleme esnasında lüzum görülen hallerde, vergilendirme ile ilgili olaylar ve hesap durumları ayrıca tutanaklar ile tespit ve tevsik olunabilir. İlgililerin itiraz ve mülahazaları varsa bunlar da tutanağa geçirilir. Bu suretle düzenlenen tutanakların birer nüshasının mükellefe veya nezdinde inceleme yapılan kimseye bırakılması mecburidir.

İlgililer tutanakları imzalamaktan çekindikleri takdirde tutanakta bahis konusu edilen olaylar ve hesap durumlarını ihtiva eden defter veya vesikalar, nezdinde inceleme yapılandan rızasına bakılmaksızın alınır ve inceleme neticesinde tarh edilen vergiler ve kesilen cezalar kesinleşinceye kadar geri verilmez. İlgililer her zaman bu tutanakları imzalayarak defter ve vesikaları geri alabilirler. Ancak bu defterlerin suç delili olmaması şarttır.

213 sayılı VUK’nun 143üncü madde hükmü, yukarıdaki şekilde alınan defter ve vesikalar hakkında da uygulanır. 144üncü maddenin dördüncü ve son fıkraları hükümleri yukarıdaki şekilde defter ve vesikaları alınan mükellefler hakkında da caridir.

VIII-ARAMALI VERGİ İNCELEMESİ NE ZAMAN YAPILABİLİR?

İhbar veya yapılan incelemeler dolayısıyla, bir mükellefin vergi kaçırdığına delalet eden emareler bulunursa, bu mükellef veya kaçakçılıkla ilgisi görülen diğer şahıslar nezdinde ve bunların üzerinde arama yapılabilir.

IX-ARAMALI VERGİ İNCELEMESİNİN KOŞULLARI NELERDİR?

Vergi incelemesi yapmaya yetkili olanların buna lüzum göstermesi ve gerekçeli bir yazı ile arama kararı vermeye yetkili sulh yargıcından bunu istemesi;

Sulh yargıcının istenilen yerlerde arama yapılmasına karar vermesi; şarttır.

İrtibatları sebebiyle muhtelif şahıslar nezdinde ve mahallerde yapılmasına lüzum gösterilen aramalardan birine karar vermeye yetkili olan sulh yargıcı bunlardan diğer sulh yargıçlarının selahiyetine dahil bulunanlar hakkında da karar vermeye yetkilidir.

İhbar üzerine yapılan aramada ihbar sabit olmazsa nezdinde arama yapılan kimse muhbirin adının bildirilmesini isteyebilir, bu takdirde, vergi dairesi muhbirin ismini bildirmeye mecburdur.

X-ARAMADA BULUNAN DEFTER VE VESİKALAR NE GİBİ İŞLEME TABİ TUTULUR?

Aramada bulunan ve incelenmesine lüzum görülen defter ve vesikalar müfredatlı olarak bir tutanakla tespit olunur.[4]

Vesikaların dosya ve dosya içinde sayı itibariyle tespit olunması müfredatlı tespit demektir.

Arama yapıldığı sırada zaman müsaadesizliği ve sair sebeplerle bu tutanağın tanzimi mümkün olmazsa, bulunan ve incelenmesine lüzum görülen defter ve vesikalar, mükellef nezdinde emin bir yere konur veya kablar içinde daireye nakledilir. Bu defter ve vesikaların konulduğu yerlerin veya kabların aramayı yapan tarafından mühürlenmesi ve mümkün olan ahvalde mükellefin mühürünün de vaazı şarttır. Bilahare, mükellefin huzuriyle kablar ve yerler açılarak müfredatlı tutanaklar tanzim olunur. Mühürleme ve mühürün fekki halleri de birer tutanakla tespit edilir ve müfredatlı tutanağın bir nüshası da defter ve vesikaların sahibine veya adamına verilir.

Bu işler:

Mükellefin, aramada hazır bulunmakta veya mühür vaazından imtinaı hallerinde aramada hazır bulunanlar marifetiyle;

Mükellefin, mühürün fekki veya tutanağın tanzimi sırasında hazır bulunmaktan imtinaı hallerinde de aramayı yapan tarafından iki memurla birlikte; tamamlanır.

Aramada bulunup mükellef nezdinde emin bir yere konulmuş veya kablar içinde daireye nakledilmiş olan ve incelemesine lüzum görülen defter ve vesikalar, arama kararında açıkça yazılmamış olsa bile, inceleme yapanın çalıştığı yere sevk veya celp edilebilir.

Yukarıdaki hükümlere göre alınan defter ve vesikaların iyi saklanması şarttır. Bunların iyi saklanmamasından doğacak zararı idare tazmine mecburdur.

XI-ARAMALI VERGİ İNCELEMESİNDE YÖNTEM NEDİR?

Arama yapılan hallerde inceleme çabukça ve her işten önce yapılır. İnceleme sırasında vergi ile ilgisi olmayan şahsi ve özel mektup ve diğer evrak makbuz karşılığında sahiplerine geri verilir.

Mükellef, ilgili memurun huzuriyle, bu defterler ve vesikalar üzerinde incelemeler yapmaya ve bunlardan suret ve kayıtlar çıkarmaya yetkilidir.

Defter ve vesikaların muhafaza altına alınmış olması, süresi gelen vergi beyannamelerinin verilmesi ödevini kaldırmaz. Mükellef beyannamesini tanzim için gerekli bilgileri defter ve vesikalardan yukarıdaki fıkra hükmü dairesinde çıkarabilir. Mükellefin bu husustaki yazılı isteği yetkililerce derhal yerine getirilir.

Şu kadar ki, defter ve vesikaların muhafaza altına alındığı tarihten vergi beyannamesinin verileceği tarihe kadar olan süre bir aydan az ise beyanname verme süresi kendiliğinden bir ay uzar ve ek süre bu müddetin sonundan başlar.

XII-ARAMALI VERGİ İNCELEMESİNDE UYULMASI GEREKLİ İLKELER NELERDİR?

Vergi Usul Kanunu’nun 144 – 146 md ilgili hükümlerine göre; yapılan aramalı vergi incelemesiyle ilgili esasları aşağıdaki şekilde sıralamak mümkündür.[1]

1- Aramalı vergi incelemelerinin, özel şartları haiz olması nedeniyle en kısa sürede bitirilmeleri zorunluluğu vardır. Bu amaçla kanunda öngörülen süre üç aydır. Ancak, haklı gerekçelerin varlığı nedeniyle, bu incelemenin üç ayda bitirilmesine imkan yoksa, Sulh yargıcına gereken başvuru yapılarak inceleme süresinin uzatılması talep edilir. Sulh yargıcının vereceği karar üzerine inceleme süresi uzatılabilir.

2- Arama sırasında ele geçirilmiş olup, vergi ile ilgisi olmayan şahsi ve özel mektuplar ile diğer evrak ve eşyalar tutanaklara (kanuni deyimiyle makbuz karşılığı) bağlanmak koşuluyla sahiplerine geri verilir.

3- Mükellef, vergi incelemesine yetkili olanların denetim ve gözetimi altında ele geçirilmiş olan defter, belge ve diğer vesikalar ile eşyalar üzerinde inceleme yapabilir, bunlardan örnek alabilme ve kayıt çıkarabilme haklarına sahiptir.

4- Yapılan aramada, defter ve belgelere el konulmuş olması, mükellefin süresi gelen vergi beyannamelerinin verilmesi ödevini ortadan kaldırmayacağından, yukarıda belirtildiği gibi mükellef, beyannamesini düzenlemek için gerekli bilgileri her zaman alabilir. Mükellefin bu yöndeki yazılı talebi vergi incelemesi yapanlarca yerine getirilmek zorundadır.

5- Mükellef nezdinde yapılan arama, vergi beyannamesi verme süresinin bitimine bir aydan daha az bir süre kalmışken yapılmışsa, beyanname verme süresi[2] kendiliğinden bir ay uzar ve ek süre de bu sürenin sonundan başlar.

6- Aramada ele geçirilen defter, belge ve diğer eşyalar[3] üzerinde yapılan vergi incelemesinde, kanuna aykırı olaylar ve hesap durumları mevcut ise bunlar tutanaklarla tespit edilir. Tutanaklarda mükellefin ya da temsilcisinin de imzaları[4] Ancak mükellef ya da temsilcisinin imzadan imtina etme hakları her zaman mevcut olup söz konusu tutanaklara diledikleri itirazlarını da geçirebilirler.

7- Öte yandan, mükellef (ya da temsilcisi) söz konusu tutanakları imzadan çekindiği takdirde, kanuna aykırı olaylar ve hesap durumları içeren defter, belge ve diğer eşyalar, aramanın konusu ile ilgili vergi ve cezalar kesinleşinceye kadar kendisine geri verilmeyerek güvenli bir ortamda muhafaza altına alınacaktır.

8- Mükellef daha önce imzadan imtina ettikleri tutanakları her zaman imzalayarak aramada ele geçirilen defter, belge ve eşyalarını geri alabilirler. Ancak, suç delili olan defter, belge ve eşyalar tutanaklar imzalanmış olsa bile hiç bir şekilde mükellefe geri verilmeyecektir.

9- Arama esnasında ele geçirilen defter ve diğer evrakların koruma altına alınması nedeniyle, mükellefin VUK’nun 219. maddesi uyarınca yapılamayan kayıtları, söz konusu defterlerin geri verilmesinden sonra idare ile mükellef arasında belirlenecek uygun bir süre içerisinde yapılacaktır. Ayrıca, kayıtların yapılması için idarenin bu amaçla vereceği süre bir aydan az olamayacaktır.

10- Öte yandan, mükellef dilerse, nezdinde yapılan arama sonucunda el konulan defterleri kendisine geri verilinceye kadar tüm işlemlerini, yeniden tasdik ettireceği defterlere kaydedebilir, defterleri geri verilince de bu kayıtları geri verilen defterlere aktarabilirler. Bu gibi haklar mükellefe V.U.K.’nun 146. maddesiyle sağlanmıştır.

11- Aramalı vergi incelemesi bitirildikten sonra, normal vergi incelemelerinde, resen veya ikmalen tarh edilecek vergi söz konusu olduğunda düzenlenen türden bir Vergi İnceleme Raporu düzenlenir. Düzenlenen bu rapor, tarhiyatı öngörülen vergiler ile kesilmesi gereken cezalar için ilgili vergi dairesine gönderilir. Ayrıca, olayla ilgili olarak Vergi Usul Kanunun 359 ve 360. maddelerinde yazılı kaçakçılık veya iştirak suçları tespit edilmişse; olayın mahiyetini açıklayacak şekilde düzenlenecek bir Vergi Suçu Raporuyla[5] Cumhuriyet Savcılığına bildirilmesi zorunludur. Zira, bu durum kamu davasının açılmasını da gerektirmektedir. Öte yandan, 4369 sayılı kanunla yapılan yeni düzenlemeye göre, V.U.K.’nun 5. maddesine eklenen bir fıkra ile, sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenledikleri veya kullandıkları[6] vergi inceleme raporuyla tespit olunanların, kanunla kurulan birlik ve meslek odalarına da bildirilebilecek ve bu durum vergi mahremiyetinin ihlali de sayılmayacaktır.

12- Eğer, aramalı vergi incelemesine bağlı olarak tarh edilen vergi ve kesilen cezaların tahsili tehlikedeyse ve mükellefin kaçma ihtimali varsa, Emniyet Müdürlüğü’nden bu kişilerin yurtdışına çıkmalarına yasak konulması 5682 Sayılı Pasaport Kanunu’nun 7 ve 22. maddeleri gereğince doğrudan Emniyet Müdürlüğü’nün ilgili Şube Müdürlüğü’nden talep edilir ve 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsili Usulü Hakkındaki Kanuna göre gerekli ihtiyati tahakkuk ve haciz işlemleri başlatılır. Mükellef için konulan yurt dışı çıkış yasağı, Maliye Bakanlığı’nın 24.03.1999 tarih ve 249 Sayılı Tahsilat Genel Tebliği’nde de belirtildiği üzere, kendilerine de bir yazıyla bildirilir. Mükellefler söz konusu borçları için gereken teminatları verdiklerinde ise bunlar için istenen yurt dışı çıkış yasaklarının kaldırılması yoluna gidilir ve durumdan kendileri bir yazıyla haberdar edilirler.

13- Aramalı vergi incelemesi tamamlanıp rapor da düzenlendikten sonra, suç unsuru teşkil ettiği gerekçesiyle mükellefe geri verilmeyen defter, belge ve diğer eşyalar ayrıntılı tutanaklarla tespit edilerek ilgili vergi dairesine teslim edilip, güvenli bir ortamda koruma altına alınması sağlanacaktır.

XIII-ARAMALI VERGİ İNCELEMESİNİN SONUÇLANDIRILMASI

Arama neticesinde alınan defter ve vesikalar üzerindeki incelemeler en geç üç ay içinde bitirilerek sahibine bir tutanakla geri verilir.

İncelemelerin haklı sebeplere binaen üç ay içinde bitirilmesine imkan olmayan hallerde sulh yargıcının vereceği karar üzerine bu süre uzatılabilir.

Defter ve vesikaların incelenmesi sırasında kanuna aykırı görülen olaylar ve hesap durumları tutanakla tespit olunur. Mükellef bu tutanakları imzadan çekindiği takdirde, bahis mevzu olayları ve hesap durumlarını ihtiva eden defter veya vesikalar aramanın mevzuu ile ilgili vergi ve cezalar kesinleşinceye kadar kendisine geri verilmez. İlgililer tutanaklara diledikleri itiraz ve mülahazaları kaydedebilirler. İlgililer bu tutanakları her zaman imzalayarak defter ve vesikalarını geri alabilirler. Ancak, bu defter ve vesikaların suç delili teşkil etmemesi şarttır.

Arama neticesinde bulunan defter ve vesikaların muhafaza altına alınması sebebiyle yapılamayan kayıtlar defterlerin geri verilmesinden sonra idare ile mükellef arasında kararlaştırılan münasip bir süre içinde ikmal edilir. Bu süre bir aydan az olamaz.

Mükellef dilerse defterlerinin muhafaza altına alındığında işlemlerini yeniden tasdik ettireceği defterlere kayıt ve iadesi halinde iade edilen defterlere intikal ettirebilir.

XIV-VERGİ İNCELEMESİNDE TESPİT EDİLEN HATA VE YANLIŞLAR NELERDİR?

Vergi incelemeleri sırasında en sık karşılaşılan hata ve hilelerin en önemlileri aşağıda sıralanmıştır.

Hatalar:

Değerleme Hataları

Amortisman ve Yeniden Değerleme (Enflasyon Muhasebesi Uygulamaları)

KDV Uygulamaları

Gider ve Maliyet Arttırıcı Harcamalar

Tevkifat (Stopaj) Uygulamaları

Yıllara Sari İnşaat ve Onarma İşleri

Muafiyet ve İstisna Uygulamaları

Sabit Kıymet Yenileme Fonu Uygulamaları

Diğer Hatalar (Mükerrer kayıt, haksız zarar mahsubu, eksik hasılat faturası kaydı)

Hileler:

Kayıtdışı Hasılat Belgesiz Satış

Düşük Bedelli Satış

Randıman İncelemeleri Sonucu Bulunan Farklar

Sahte ve Yanıltıcı Belge Kullanmak

Paravan Firmalar Yoluyla Zarar Satışı

Kaydi Envanter Sonucu Bulunan Farklar

Belge Tahrifatları

Mevhum Adlara Satış

Beyan Edilmeyen Kazanç ve İratların Varlığı

Arızi Gelirleri Gizlemek

XV-VERGİ İNCELEMESİ SONUCUNDA SAPTANAN MATRAH FARKI NASIL ELDE EDİLİR?

Beyana dayanan sistemlerde, beyanların doğruluğu vergi incelemeleri ile kontrol edilmektedir. İnceleme elemanları tarafından yapılan incelemeler sonucunda eksik beyan edilen tutar yani matrah farkı tespit edilmesi halinde, bu tutarlar ikmalen, re’sen veya idarece tarhiyata konu edilmekte ve beyan döneminde eksik ödenen vergiler mükelleften istenmektedir.

Vergi İnceleme elemanları çeşitli nedenlerden dolayı vergi mükelleflerinin, vergiye ilişkin sorumluluklarını, tam olarak yerine getirip getirmediğini tetkik edebilmek için zaman zaman inceleme yaparlar.

Mükellef şayet üzerinden vergi ödemesi gereken matrahı yanlış ve/veya eksik hesaplamış ise inceleme elemanı bunu tespit eder ve üzerinden asıl vergi ödenmesi gereken matrahı bulur.

Mükellefin kendi beyanına dayanan ve daha önce üzerinden vergi ödediği matrah ile, inceleme elemanının tespit ettiği ve asıl üzerinden vergi ödenmesi gereken vergi matrahı arasındaki farkı matrah farkı olarak tanımlayabiliriz.

Matrah farkının oluşmasının çeşitli nedenleri bulunabilmektedir. Rakamsal hatalar yapmak, bir takım işlemleri kayıtlara intikal ettirmemek veya mükerrer intikal ettirmek matrah farkı oluşmasına neden teşkil eden olaylardan sadece birkaçıdır.

Mükellef söz konusu matrah farkı üzerinden ilgili vergileri, verginin geçmiş dönemlere ait olması durumunda bu güne dek olan gecikme faizini ve diğer vergi cezalarını ödemekle yükümlüdür.

Gelir Vergisi Kanunu 41. ve 90. maddesi ile Kurumlar Vergisi 15. maddesinde de belirtildiği üzere gecikme faiz ve cezalarının, vergi cezalarının kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınmayacağı aşikardır. Bir başka ifade ile bu cezalar vergi kanunlarımıza göre kabul edilmeyen giderlerdir.

Vergi Kanunlarına göre de gider kabul edilmeyen ödemelerin muhasebeleştirilmesi bir yönetim muhasebesi kararıdır. Ve şahsi kanaatim olarak ilgili gider türüne göre tekdüzen hesap planına göre açılacak gider hesaplarında alt hesap olarak takip edilmelidir.

Yukarıda bahsedildiği üzere gecikme faiz ve cezaları ile vergi cezaları kanunen kabul edilmeyen gider olarak takip edilecektir. Ancak uygulamada ortaya çıkan matrah farkı üzerinden salınan vergi aslının da ödenmesi aşamasında kanunen kabul edilmeyen gider olarak takip edildiği dikkat çekicidir.

Yani ; Bir matrah farkı tespit ediliyor , bunun üzerinden ödenmesi gerekip de ödenmeyen bir vergi hesaplanıyor , bu verginin süresinde ödenmediği için gecikme cezası ve vergi kaybına yol açıldığı için vergi ziyaı cezası hesaplanıyor.[7]

Av. Nazlı Gaye Alpaslan

hurses.com.tr

[1] Ayrıntılı açıklamalar için bkz. CEYHAN Murat, “Vergi İncelemesi Hakkında Bilinmesi Gerekenler”, 04.07.20085, www.alomaliye.com

[2] Mücbir sebep hallerini düzenleyen V.U.K.’nun 13. maddesinin 1-3. fıkralarıyla, zor durum hallerini düzenleyen aynı kanunun 17. maddesi hükümleri saklı kalmak şartı aranmıştır.

[3] Bu eşyalar, disket, CD, bilgisayar Hard-diski, ses kasetleri gibi..

[4] Tutanaklarda mükellefin ya da temsilcisinin de imzaları, imza sirkülerinde belirtilmişse kaşeleri de gerekmektedir.

[5] Burada vergi suç raporu ile birlikte esas tarhiyat raporu da ek yapılmak suretiyle Cumhuriyet Savcılığına bildirilmesi zorunludur.

[6] Artık burada, kullanılan belgelerin sahte olup olmadığının bilinip veya bilinmemesinin hiçbir önemi yoktur.

[7] Bkz. SAKAL Mustafa – ALPASLAN Mustafa – USLU Ozan, “Vergi İncelemesi Sonrasında Bulunan Matrah Farklarının Muhasebeye Yansıması”, 8.6.2010 tarihli bilimsel yazı.