VERGİ HUKUKUNDA UZLAŞMA

VERGİ HUKUKUNDA UZLAŞMA

Vergi hukukunda uzlaşma

Vergi Usul Kanunu’nun dördüncü kitabı ‘Ceza Hükümleri’ne yer vermiştir (Madde:331-376 ve Uzlaşma ile ilgili ek 12 madde). Söz konusu kitabın üçüncü bölümü ‘Uzlaşma’ ile ilgili hükümleri içermektedir.

“Uzlaşma yolu ile; ikmalen, re’sen ve idarece salınan vergiler ile bunlara ilişkin cezalar ve Vergi İadesi Hakkındaki Kanun’a göre kesilen cezalar” konusunda uyuşmazlık yaratmadan mükellefle vergi idaresinin anlaşması, böylece tahsilatın hızlandırılması ve yargı organlarının iş yükünün hafifletilmesi amaçlanmıştır.

Vergi Usul Kanunu, uzlaşma müessesesini oluşturarak “Kaçakçılık suçlarından veya bu suçlara iştirakten dolayı söz konusu kanunun 344. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, vergi ziyaına 359. maddede yer alan fiillerle sebebiyet verilmesi halinde kesilen vergi ziyaı cezaları ile bunlara ilişkin vergiler hariç olmak üzere; ikmalen, re’sen veya idarece tarh edilen vergilerle bunlara ilişkin vergi ziyaı cezaları için tarhiyat öncesi veya tarhiyat sonrası uzlaşmayı” ilke olarak benimsemiş bulunmaktadır. Bu bağlamda da mükelleflere tarhiyat öncesi uzlaşma, tarhiyat sonrası uzlaşma, tam uzlaşma, kısmi uzlaşma gibi imkanlarını tanımıştır.

Kısmi uzlaşma ile birden fazla nedenle vergi ve cezaya muhatap kalan mükellefin, nedenlerden birisine karşı çıkması, diğerlerini kabul etmesi halinde uzlaşma konusu verginin matrah farkları itibariyle bölünebildiği durumlarda, uzlaşma sadece toplam matrah farkının bu bölümüne isabet eden vergi kısmı için de yapılabilmektedir.

Diğer yandan mükellef, bağlı bulunduğu meslek odası temsilcisi ve/veya TÜRMOB’a bağlı meslek odasından birer üyeyi uzlaşma görüşmelerinde gözlemci olarak bulundurabilmektedir. Ayrıca, uzlaşmanın vaki olmadığına dair tutanağa idarenin nihai teklifi yazılarak mükellefin dava açma süresi için de vergi dairesine yazılı olarak başvurmak kaydıyla bu teklifin kabul edilmesi ve uzlaşma olanağından yararlanması imkanı bulunmaktadır.

Tarhiyat sonrası uzlaşma yoluna başvurabilmek için yetkili vergi dairesi tarafından vergi salınmış ve/veya ceza kesilmiş ve mükellefe tebliğ edilmiş olması gerekmektedir.

Uzlaşma istemi vergi ihbarnamesi tebliğ tarihinden itibaren 30 (otuz) gün içinde yapılabilir. Uzlaşmanın vaki olmaması veya temin edilememesi halinde yeniden uzlaşma talebinde bulunmak mümkün değildir. Yukarıda da belirtildiği üzere uzlaşmanın vaki olmadığına dair tutanağa idarenin nihai (son) teklifi yazılır. Bu bağlamda da mükellef dava açma süresinin sonuna kadar teklif edilen vergi ve cezayı kabul ettiğini yazılı olarak bildirirse bu takdirde uzlaşma sağlanmış sayılır.

Mevcut düzenlemeler çerçevesinde uzlaşma konusu vergi ve ceza nevileri şunlardır:

* Vergi Usul Kanunu’nun 344. maddesinin birinci fıkrasına göre vergi ziyaı cezası kesilmiş olan tarhiyatlarda (kaçakçılık fiilleri dışındaki fiiller sonucu vergi ziyaına neden olan durumlar) hem vergi aslı hem de cezası açısından uzlaşmaya konu olabilmektedir.

* Vergi Usul Kanunu’nun 344. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca yüzde 50 oranında vergi ziyaı cezası kesilmesi halinde ise yalnızca bu ceza uzlaşma konusu yapılabilmektedir. Bilindiği üzere Vergi Usul Kanunu’nun 344. maddesinin üçüncü fıkrası “Vergi incelemesine başlanılmasından veya takdir komisyonuna sevk edilmesinden sonra verilenler hariç olmak üzere, kanuni süresi geçtikten sonra verilen vergi beyannameleri için bu madde uyarınca kesilecek ceza”nın yüzde 50 oranında uygulanmasını öngörmektedir.

* Vergi aslından bağımsız olarak kesilen usulsüzlük cezaları ve özel usulsüzlük cezaları ise genel uzlaşma konusu edilmemekte, ancak tarhiyat öncesi uzlaşmaya konu edilebilmektedir.

* Vergi Usul Kanunu uygulaması ile ilgili 306 seri numaralı Genel Tebliğ uyarınca; sahte veya yanıltıcı belge kullanmada, kasıt söz konusu değilse suçun manevi unsuru oluşmadığından ve aynı kanunun 359. maddesinde belirtilen kapsamda bir fiil de işlenmemiş olmaktadır. Bu durumda 359. madde kapsamında değerlendirilmeyen bu gibi tarhiyatlarda da uzlaşma yapılabilmektedir.

Diğer yandan Vergi Usul Kanunu’nun uzlaşma ile ilgili ek birinci maddesi gereği olarak mükellef tarafından ikmalen, re’sen veya idarece yapılacak tarhiyatta, vergi ziyaına sebebiyet verilmesinin;

* Kanun hükümlerine yeterince nüfuz edememekten,

* Vergi Usul Kanunu’nun 369. maddesinde bahsi geçen yanılmadan kaynaklandığının,

* Aynı kanunun 116, 117 ve 118. maddelerinde yazılı vergi hataları ile bunun dışında her türlü maddi hatanın varlığından,

* Yargı kararları ile idarenin ihtilaf konusu olayda görüş farklılığının bulunduğu hususlarının, uzlaşma isteminde belirtilmesi gerekmektedir.

Dr. Veysi SEVİĞ

www.ito.org.tr