Vekalet verilen kişi görevi suistimal ederse ne olur?

Vekalet verilen kişi görevi suistimal ederse ne olur?

 

Kişiler; belli hukuki işlemlerin veya işlerinin görülmesini kendi ad ve/veya hesaplarına gerçekleştirilmesi için üçüncü kişi ya da kişilere vekalet verirler.

6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun (Kısaca 'TBK') 502 nci ve devamı madde hükümlerinde 'Vekalet ilişkileri' düzenlenmektedir.

TBK m.502 / I fıkrasına göre; 'Vekalet sözleşmesi, vekilin vekalet verenin bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlendiği sözleşmedir.'

Vekalet sözleşmesi, genelde tarafların karşılıklı güvenine dayanır.

Vekilin; vekalet verenin açık talimatına uymak, vekalet borcunu aksi kararlaştırılmadıkça bizzat ifa etmek, vekalet verenin istemi üzerine yürüttüğü işin hesabını vermek borçları vardır (TBK m.505 - 509).

Vekilin söz konusu borçlarının temeli, hem güven unsuru hem de bunun vekalet verenin yararına ve iradesine uygun davranma borcu oluşturur.

Bu genel açıklamalar, sadakat ve özen borcunun bir sonucudur (TBK m.506).

Vekalet veren ile vekil arasında kurulan vekalet sözleşmesi kurulduğunda, vekalet veren iyi niyetli ise, yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekalet vereni de bağlı kılar.

Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etki etmez.

Ancak, üçüncü kişi ile vekil arasında çıkar ve işbirliği varsa veya kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa, vekalet verenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 2 nci maddesinde öngörülen dürüstlük kuralının doğal bir sonucudur.

Bu hüküm, buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından doğrudan göz önünde tutulur (Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, 4/10/2016 tarih, Esas 2014/13415 ve Karar 2016/9090).

Üstteki açıklamalar çerçevesinde; vekilin vekalet veren aleyhine olarak, üçüncü kişi ile çıkar ve işbirliği içinde yaptığı hukuki işlemlerin iptali gerekir. Örneğin; taşınmazın tapu sicilinde satışı yapılmışsa, vekalet verenin tapu iptal ve tescil dava hakkı doğar.

Anlaşılacağı üzere, vekilin bu sorumluluğu, TBK'nında benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak ağırlaştırılmıştır.

Yürekten esenlikler ve en içten saygılarımızı sunarız.

Dr. Mevci Ergün

EKOHABER