Ticareti terk suçu işlememek için nelere dikkat edilmeli?

Ticareti terk suçu işlememek için nelere dikkat edilmeli?

Ticareti terk etme suçu, İcra ve İflas Kanunu’nda düzenlenmiştir. Kanunun 44’üncü maddesi uyarınca, ticareti terk eden bir tacir 15 gün içinde keyfiyeti kayıtlı bulunduğu ticaret siciline bildirmeye ve bütün aktifini, pasifini, alacaklılarının isim ve adreslerini gösteren bir mal beyanında bulunmaya mecburdur.

Kanunun 337/a maddesi uyarınca, mal beyanında bulunmayan veya beyanında mevcudunu eksik gösteren veya aktifinde yer almış malı veya değerini haciz veya iflas sırasında göstermeyen veya beyanından sonra bu malları üzerinde tasarruf eden borçlu tacir, bundan zarar gören alacaklının şikâyeti üzerine, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suç ile cezanın öngörülmesinin temel nedeni, ticareti terk eden kötü niyetli borçluların iş yerlerini terk ederek ve ellerindeki malları başkalarına devrederek alacaklılarını zarara uğratmalarına engel olmak, bir diğer deyişle ticareti terk etmek suretiyle alacaklıların takibinden kurtulmak isteyen kimselerle mücadele etmektir.

Yerel mahkemeler ile Yargıtay’ın Özel Daireleri, belirli bir döneme kadar, ticareti terk suçunun gerçek kişi tacirler için geçerli olup, ticaret şirketleri yönünden geçerliliği bulunmadığı yönünde kararlar vermiştir. Buna karşılık, Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2012 yılı ve sonrasında aldığı müteaddit kararlar ile, ticareti terk etme suçunun ticaret şirketlerinin yönetim organı üyeleri hakkında da uygulanabileceği, yani tüzel kişi tacir sayılan ticaret şirketlerini temsil ve idareye yetkili kişilerin de (örneğin, anonim şirketin yönetim kurulu üyeleri, limited şirketin müdürleri, vd.) tıpkı gerçek kişi tacirler gibi İİK’nın 337/a maddesi uyarınca cezalandırılmalarına engel bulunmadığı yönünde içtihat oluşturmuştur.

Bu itibarla, anonim ile limited şirketin ticareti usulüne aykırı olarak terk etmesi halinde, şirketin yönetim organı üyeleri, alacaklıların şikâyeti üzerine, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmasının, bu hapis cezasının mahkeme tarafından 1.800 TL ile 36.500 TL arasında değişen tutarlarda adlî para cezasına dönüştürülmesinin önü açılmıştır.

Ancak, 9 Ağustos 2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 6728 sayılı Kanun ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun 545’inci maddesine “Bu Kanun hükümlerine göre tasfiye olunan şirketlerde, 2004 sayılı Kanunun 44 üncü ve 337/a maddesi hükümleri uygulanmaz.” şeklindeki ikinci fıkra hükmü eklenmiş, böylece, TTK hükümlerine uygun olarak tasfiye edilen anonim ile limited şirketler hakkında artık ticareti usulüne aykırı olarak terk etme suçunun isnad edilmesi ve bu şirketlerin yönetim organı üyeleri ile yasal temsilcileri hakkında ticareti terk suçundan dolayı ceza uygulanması ortadan kaldırılmıştır.

Fakat, bu suçun ve cezasının, tasfiyenin TTK hükümlerine uygun olarak yapılması halinde doğmayacağının altını çizmekte fayda vardır. Zira, TTK uyarınca, anonim ile limited şirketin tasfiyesi, bir dizi prosedürü gerektirmekte, bu prosedür yerine getirilmeden şirketin ticaret sicilinden terkini ise mümkün olmamaktadır. Hal böyle olunca da, bazı şirketlerin yöneticileri zahmetli olan bu süreci işletmek yerine, şirketlerini gayrifaal hale getirip ticaret aleminden sesiz sedasız bir şekilde uzaklaşmaktadır. Dolayısıyla, TTK’ya bu hüküm eklenmiş olmakla birlikte, anılan kişiler açısından ticareti terk suçunun gündeme gelebileceği kanısındayız.

Soner ALTAŞ

http://vergialgi.net