Taşeron (Alt İşveren) Nedir? Taşeron sistemi nasıl uygulanıyor?

Taşeron (Alt İşveren) Nedir? Taşeron sistemi nasıl uygulanıyor?

Ülkemizde taşeron sistemi nasıl uygulanıyor?

İzmir’den bir okurumuz soruyor: “Bir üretim tesisimiz var. Güvenlik işini taşerona vermek istiyoruz, bir sorun olur mu? Soma’daki kazadan sonra taşeron denetimleri başlamış diyorlar doğru mu? Müfettişlerden ceza yemek istemiyorum. Ne yapmamızı tavsiye edersiniz; nelere dikkat etmeliyiz?”



Sayın okurum, halk arasıyla bilinen adıyla taşeron, teknik tabiri ile ise “alt işveren”; iş kanunumuzda düzenlenmiş bir uygulama.



Bu uygulama 2003 yılında İş Kanunu ile mevzuatımızda kökleştirildi. İşyerlerinde kanunda belirtilen şartlar altında ikinci bir işverenin hizmet verebilmesi mümkün.



Taşeron uygulamaları genelde iş kazaları olduğunda gündeme geliyor, medyada tartışılıyor, kamuoyunda analiz ediliyor.



Ancak ne yazık ki tartışanların ve analize yeltenenlerin iş hukukundaki düzenlemeler ile ilgili bilgi seviyesi çok düşük. Bu ise sağlıklı bir tartışma yapılmasını, kavramlar karıştırılmadan sorunların özünün irdelenmesini engelliyor. Şüphesiz gerçek her zaman teoriye uymayabiliyor ama teoriyi bilmeden gerçek hayatı irdelemeye çalışmak da yavan ve sığ kalıyor.



Alt işveren nedir, taşeron çalıştırılabilecek haller nelerdir, taşeronun konusunda İş Kanunu ne diyor? Tüm okurlarımızı bilgilendirecek şekilde ayrıntılı olarak açıklayalım.



Taşeron (Alt İşveren) Nedir?



Halk adıyla taşeron uygulaması bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği sigortalıları çalıştıran üçüncü kişiyi ifade ediyor.



Taşeron bir tüzel kişilik (şirket, kooperatif, ortaklık vs.) olabileceği gibi gerçek kişi de olabilmekte.



İş Kanunu taşeron çalıştırılabilecek halleri sınırlandırmış bulunmakta. Her türlü iş alt işverene verilemiyor.



Taşeron ancak asıl işverenin işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde çalıştırılabiliyor.



Örneğin bir işyerinde yapılan asıl iş “madencilik” ise o asıl işte taşeron çalıştırılamıyor. Ancak örneğin madene ve yönetim binalarına elektrik kablosu döşemesi, havalandırma tesisatının kurulumu gibi yan işlerde taşeron alınabiliyor.



Keza taşeron gerektiren iş; asıl işyerinde bulunmayan bir uzmanlık alanını gerektirmeli. Bir örnekle ifade etmek gerekirse, tekstil fabrikasında “silahlı koruma ve güvenlik” işi özel bir uzmanlık gerektiren iş kabul ediliyor.



Çalışanlar Yalnızca O İşyerinde Çalışmalı



Taşeron ilişkisi için bir başka şart da, alt işverenin alacağı taşeronluk işi için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştırması şartı.



Örneğin bir “elektrik tesisatı döşemesi” için zaten elektrikçide çalışmakta olan ve diğer işyerlerine de elektrik tesisatı döşemeye giden kişilerin bu işlemi yapması bir taşeronluk ilişkisi oluşturmuyor.



Bu gibi durumlarda satın alınan hizmet fatura mukabili hizmet satın alma şeklinde gerçekleştirilmek durumunda.



Özetleyecek olursak;



(1) asıl işin dışında bir işte,



(2) teknik uzmanlık gerektiren işlerde ve,



(3) taşeronun yalnızca bu işte çalıştırdığı işçileri olması halinde,



“alt işverenlik”ten söz edebiliyoruz.



Bu şekilde bir işyerinde iş alan diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye hukuki anlamda “asıl işveren-alt işveren ilişkisi” denilmekte.



Bu haller dışında taşeron çalıştırılabilmesi ise yasal olarak mümkün değil.



Taşeronda Müşterek Sorumluluk Var



İş Kanunu taşeronluk sistemini yasallaştırmış olsa da, ayni zamanda sıkı kurallara da bağlamış durumda.



İş Kanunu uyarınca asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak iş hukukundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumlu.



“Birlikte sorumluluk” özel olarak güçlendirilmiş bir hukuki sorumluluk hali. Birlikte sorumlu olan kişilerin herhangi birinden kaynaklanan borçları ifa konusunda ortak yükümlülüğü var.



Keza, sigortalılar, üçüncü bir kişinin aracılığı ile işe girmiş ve bunlarla sözleşme yapmış olsalar dahi, asıl işveren, sosyal güvenlik hukuku gereğince işverene yüklenen tüm sorumluluklardan dolayı alt işveren ile birlikte sorumlu.



Daha açık bir ifade ile SGK’ya olan her türlü borç (prim, gecikme cezası, gecikme zammı, idari para cezası vs.) hem asıl işverenin hem de alt işverenin birlikte sorumluluğu altında.



Hülle İle Taşeron Yapılamaz



Ülkemizin iş hukuku, asıl işveren-alt işveren ilişkisi kurulurken de önemli kısıtlamalar getirmiş bulunuyor.



Buna göre, asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle haklarının kısıtlanması yasal olarak yasak.



Keza daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulması da yasak.



Eğer iki halden biri gerçekleşir ise, genel olarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin “muvazaalı işleme” (danışıklı hukuki işleme) dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görüyor.



Son olarak altını çizmek gerekiyor ki, işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt işverenlere verilemiyor.



Görüldüğü üzere aslında iş hukukumuz alt işverenliğe teoride önemli kısıtlamalar getirmiş bulunmakta. Pratikte bu kısıtların ne kadar uygulandığı ise çok tartışmalı bir konu….



Hileli Taşerona Ağır Cezalar Var



Taşeron ilişkisinin, muvazaa oluşturacak surette hileli şekilde kurulması halini İş Müfettişleri inceliyor.



Bu ise Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın taşra teşkilatı olan Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüklerine yapılan bildirimler sonrası yapılacak denetimler ile tespit edilebiliyor.



İş Kanununa göre bir işyerinde taşeron işi alan alt işveren; kendi işyerinin tescili için asıl işverenden aldığı yazılı alt işverenlik sözleşmesi ve gerekli belgelerle birlikte bir ay içerisinde ilgili Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğüne bildirim yapmakla yükümlü.



Çalışma ve İş Kurumu’nca tescili yapılan bu işyerine ait belgelerin incelenmesi ve gerektiğinde müfettiş denetimi sonucunda muvazaalı işlemin tespiti halinde, bu tespite ilişkin gerekçeli müfettiş raporu işverenlere tebliğ edilmekte.



Bu rapora karşı tebliğ tarihinden itibaren altı işgünü içinde işverenlerce yetkili iş mahkemesine itiraz edilebiliyor. İtiraz üzerine verilen kararlar kesin.



Rapora altı iş günü içinde itiraz edilmemiş veya mahkeme muvazaalı işlemin tespitini onamış ise tescil işlemi iptal edilmekte ve alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçileri sayılmaktalar.



Keza işyerini muvazaalı olarak bildiren asıl işveren ile alt işveren veya vekillerine 2014 yılı için ayrı ayrı 15 bin 226 TL idari para cezası verilmekte.



BÜNYAMİN ESEN



bunyaminesen.com