Oy Verirken Hayvan Dostlarımızı da Unutmayalım! (Abdulmenaf Yakut)

Oy Verirken Hayvan Dostlarımızı da Unutmayalım! (Abdulmenaf Yakut)

Oy Verirken Hayvan Dostlarımızı da Unutmayalım! (Abdulmenaf Yakut, Vergi Müfettişi) - 01.06.2015

“Dostlar kötü günde belli olur” diye bir söz vardır, büyüklerden kalma. Dost yakıştırmasına en çok uyan kedi ve köpek gibi havyanların, tarihleri boyunca en zor ve sıkıntılı dönemlerini yaşadıkları, çarpık kentleşmenin başını alıp gittiği şu modern zamanlarda kendilerine bu dostluğu göstermeyeceksek ne zaman göstereceğiz?

Dost kelimesi ‘arkadaş’ anlamına gelir biliyorsunuz. Farsça kökenli bir kelimedir bu. ‘Dost’un Türkçede kullanıldığı şekline yüklenen anlam ‘arkadaş’a yakın manalar taşısa bile, ‘dost’un ‘arkadaş’la birebir aynı anlama gelemeyen başka bazı anlamlarda da kullanıldığını görüyoruz. Türkçe’de ‘dost’ kelimesinin ‘güvenilen kişi’, ‘yakın arkadaş’, ‘gönüldaş’ hatta ‘evlilik dışı aşk yaşanılan kişi’ gibi anlamlarda kullanıldığı oluyor, biliyorsunuz. Ama kelimenin ana yurdu olan Fars dilinde insanlar ‘dost’u günlük hayatta, tam da bizim ‘arkadaş’ı kullandığımıza benzer şekilde kullandıklarını biliyoruz.

Öyle ya… Şu gezegende biz insanların dışında; düşünme, konuşma ve üretme kabiliyetleri bizimki kadar gelişmemiş olsa bile; aynen bizim gibi yiyip içip nefes alan, doğup doğuran ve doğurduğu yavrusunu büyütmek için hayatını adeta vakfeden ve yavrusuna yönelen tehlikelere karşı canını tehlikeye atmaktan çekinmeden onu şefkatle besleyip büyüten, doğuştan sonra gelişip büyüyen sonra da yaşlanarak ölen, sevinip üzülen, acı çekip korkan, damarlarında kırmızı renkte kanın aktığı, etten ve kemikten bedenlere sahip yegâne varlıklar hayvanlar değil midir?

Hâlbuki taşından toprağına, madeninden envai çeşit bitkisine kadar daha pek çok varlık bulunuyor bizim ve onların dışında şu yeryüzünde, değil mi?

Ama insanlar olarak, kendileriyle bir şekilde karşılıklı ilişki kurabileceğimiz tek varlık türü hayvanlardır. Bu nedenle onlar bizim dostlarımız, yani arkadaşlarımız sayılır. ‘Türlerin dostluğu’ ya da ‘gezegen arkadaşlığı’ da diyebiliriz buna.

**

Konumuz dilbilgisi ya da ‘dost’ ve ‘arkadaş’ kelimelerinin etimolojisini tetkik etmek değil ama asıl üzerinde durmak istediğimiz hayvan hakları konusuna girmeden önce, özellikle, son zamanlarda biraz da hayvan severlerin hayvanlardan bahsederken sıkılıkla kullandıkları bir ifade olan ‘dostlarımız’ kelimesinin köklerine inmek suretiyle konuya girmenin anlamlı olacağı düşüncesiyle böyle bir girizgâh yapayım dedim.

Demem o ki yani, son yıllarda özellikle hayvan severlerin sık sık kullanmaları sayesinde Türkçeye girmiş olan şekliyle, hayvanlar için ‘dostlarımız’ derken aslında ‘arkadaşlarımız’ da demiş oluyoruz. Arkadaşın günlük dilde ne anlama geldiğini ise uzun uza diye anlatmaya gerek yok. Onu hepimiz biliyoruz zaten.

**

Evet, asıl konumuza dönecek olursam sevgili okuyucular, benim de bir hayvan dostu olduğumu biliyorsunuz. Hayvanlara olan sevgi ve şefkatimi kendimi bildim bileli her fırsatta ortaya koymaya çalışıyorum. Bunun yanında, eli kalem tutan bir arkadaşınız olarak, bu konuda naçizane bir şeyler yazıp çizmeye ve bu masum yaratıkların haklarıyla dert ve ihtiyaçlarını dilim döndüğünce anlatmaya, bu konuda belli bir toplumsal bilinç ve farkındalığın oluşması için karınca kararınca elimden gelen sa’y ve gayreti göstermeye çalışıyorum.

Öte yandan, hayvan haklarının gelişip yerleşmesi konusunda faaliyet gösterenlerin çaba ve gayretlerini de her zaman can-u gönülden desteklediğimi de belirtmek istiyorum.

**

Bu arada, malum, seçim sath-ı mailine de girmiş bulunuyoruz. Değişik dünya görüşlerine sahip farklı siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel programları bulunan bütün siyasi partilerin bugünlerde kendilerine oy vermeleri konusunda insanları ikna etmek için büyük bir gayret içerisinde olduklarını görüyoruz.

Diğer yandan, toplumun yönetilmesi yetkisinin, bu konuda milletten ruhsat alan siyasal yapıların hakkı olması gerektiği demokrasi teorisinin bir gereği olmakla birlikte; bu insanların da, devleti ve toplumu idare etmeye talip siyasi parti ve hareketleri bir şekilde etkilemeye çalışma; sosyal, siyasal, ekonomik ve ahlaki konulardaki görüş ve önceliklerini değişik kanallardan dile getirme hak ve salahiyetleri vardır.

Bu kanalların en etkili olanı hiç şüphesiz medyadır. Farklı duyarlılıklara sahip değişik toplumsal kesimlerin, gündeme getirmekte oldukları konularda kendilerine gazetedeki köşemde destek olmam konusunda zaman zaman talepleri oluyor. Ben de, toplumun dertleriyle hemdert olanları büyük bir minnettarlıkla takdir eden biri olarak, konusu ne olursa olsun, gelen destek taleplerine elimden geldiğince karşılık vermeye gayret ediyorum.

Bu bağlamda, geçen gün Anadolu Hayvan Hakları Federasyonu, Marmara Hayvan Hakları Federasyonu, Ege Hayvan Hakları Federasyonu Kurucu Kurulu ve Hayvan Hakları Konfederasyonu Kurucular Kurulu tarafından mail yoluyla bana gelmiş olan, “Hayvanların Haklarını Yok Sayan Siyasilere Oy Yok! Söz İstiyoruz!.” diye başlayan ve kendilerince 81 ilin milletvekili adaylarına da yollandığı belirtilen mektupta dile getirilen hususları, maalesef yer darlığı nedeniyle özetçe de olsa siz değerli okuyucularla paylaşmayı bir hayvansever olarak bu noktada kendime bir vazife addediyorum.

İşte o mektup:

“2004 Yılında TBMM de kabul edilen 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanun'unun, özellikle hayvanlara yapılan işkence ve vahşeti suç saymaması, kabahat olarak tanımlaması nedeni ile yasadan beklenen iyileşmeler gerçekleşemedi.

Parti ayırımı olmadan belediyelerin önemli bir kısmı hala daha zehirleyip saatlerce kıvrandırıp öldürüyor, vuruyor, yarı canlı gömüyor, bakım evleri denilen ilkel ölüm kamplarında açlıktan ölümlere mahkûm ediyor.

Kısırlaştırma yapmayı beceremeyen belediyeler, öldürmenin her türlüsünü bu hayvanlara reva görüyorlar.

Yeni dönem TBMM Milletvekilliği için adaysınız.

Öncelikli hayati önem taşıyan talebimiz, "TBMM de bekleyen, 2004 yılında kabul edilen yasadaki hakları dahi kaybettiren yasa tasarısının geri çekilerek, demokratik ortamda STK’ların görüşleri dikkate alınarak yeni bir yasa tasarısı hazırlanmasına" destek vermenizdir. Bu bağlamda, seçilip meclise gittiğinizde aşağıdaki hususların takipçisi olacağınıza söz vermenizi istiyoruz.

- Yasanın TCK kapsamına alınması;

- Belediye bakım evlerinin ölüm kampı olmaktan kurtarılması;

- Hayvanat bahçelerine yasak getirilmesi, yenilerinin açılmasının önlenmesi, mevcutların ıslah edilmesi;

- Yunus parklarının ve sirklerin yasaklanması:

- Hayvanlar üzerinde deney vb. çalışmaların yapılmamasının önlenmesi;

- Hayvanları Koruma Kanununu uygulama yetkisinin verildiği Orman Su İşleri Bakanlığının kadro ve ekipman olarak güçlendirilmesi;

- Sokaktaki hayvanların sayısının kontrol altına alınması için toplama yönteminin değil, kısırlaştırmanın teşvik edilmesi;

- Doğalarında insanla birlikte yaşamak olan köpeklerin konması için devasa bakım evleri yerine küçük ölçekli kısırlaştırma merkezlerinin inşa edilmesi;

- ‘Tehlikeli hayvan’ tabirinin yasadan çıkarılması, ‘yasaklı ırk’ tabir edilen köpeklerin belediye barınaklarında metrelik hücrelere tıkılmak suretiyle yıllarca bekletilerek acılar içerisinde can vermelerinin önlenmesi;

- Hayvanları dövüştürenlere karşı adli ve idari tedbirlerin alınması;.

- Belediyelerle ilgili kamu kurumlarının gönüllü kişi ve STK’larla hayvan haklarında daha aktif çalışmalar yapması;

- Okul müfredatlarına "merhamet ve hayvan sevgisi" konusunun ders olarak işlenecek şekilde konmasının sağlanması.

**

Mektup bu değerli arkadaşlar. Takdir oy kullanacak vatandaşlar olarak bizlerin. Oy verirken, partilerin siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel görüş ve ideolojik yapılarından hayata bakış açılarına ya da lider ve diğer kadrolarının sahip oldukları iş yapma kapasiteleriyle nasıl bir ülke ve yönetim tarzı vaat ettiklerine kadar pek çok kriteri göz önünde bulunduracağız tabii ki.

Ama sizlerden ricam, oy verirken arkadaşlar; her biri son derece önemli olan bu kıstasların yanında bir de, bir nevi hemşehrilerimiz sayılan hayvan dostlarımızı da düşünelim ve onlar adına da oy kullanacağımızı, çünkü oylarımızla yönetime getireceğimiz kadroların uygulayacakları politikaların tıpkı bizim gibi onların hayatlarını da etkileyeceğini unutmayalım.

Selam ve saygılar…