Gelir ve Kurumlar Vergisi Uygulamasında İlişkili Kişi

Gelir ve Kurumlar Vergisi Uygulamasında İlişkili Kişi

 

Gelir Vergisi Kanunu’nun 41’inci maddesinin (5) numaralı bendi gereğince, iş sahibinin ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit edilen bedel veya fiyatlar üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunması halinde, emsallere uygun bedel veya fiyatlar ile teşebbüs sahibince uygulanmış bedel veya fiyat arasındaki işletme aleyhine oluşan farklar işletmeden çekilmiş olarak kabul edilmektedir. Bu bağlamda;

Teşebbüs sahibi tarafından bir mal veya hizmet alım ya da satımının yapılmış olması,

Teşebbüs sahibinin bu mal veya hizmet alım ya da satımını ilişkili kişilerle yapmış olması,

Bu mal veya hizmet alım ya da satımında ‘emsallere uygunluk ilkesi’ ne aykırı olarak fiyat veya bedel tespiti yapılmış olması,

Halinde emsallere uygun bedel veya fiyat ile teşebbüs sahibince uygulanmış bedel veya fiyat arasındaki işletme aleyhine oluşan farklar işletmeden çekilmiş sayılmaktadır.

Gelir Vergisi Kanunu’nun uygulanması açısından ‘teşebbüs sahibi’ ifadesi, ticari ve zirai kazanç yönünden gelir vergisine tabi gerçek kişiler ile adi ortaklıkların ortaklarını kollektif şirket ortaklarını, adi ve eshamlı komandit şirketlerin komandite ortaklarını kapsamaktadır.

Kurumlar Vergisi açısından ilişkili kişi kavramı;

Kurumun kendi ortaklarını,

Kurumların veya ortaklarının ilgili bulunduğu gerçek kişi veya kurumları,

Kurumların veya ortaklarının idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunduğu gerçek kişi veya kurumları,

Kurumların veya ortaklarının idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından nüfuzu altında bulundurduğu gerçek kişi veya kurumları

Ortakların eşlerini,

Ortakların veya eşlerinin üstsoy veya altsoyu, üçüncü derece dahil yansoy hısımları veya kayın hısımlarını, ifade etmektedir.

Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 13/2 maddesinde yer alan ‘gerçek kişi’ ifadesi Gelir Vergisi Kanunu’nun uygulanmasında gerçek kişi olarak kabul edilen ve bu bağlamda vergiye tabi tutulan şahıslar ile şahıs şirketleri ya da adi ortaklıkları; “kurum ifadesi ise sermaye şirketleri, kooperatifler ile iktisadi kamu kuruluşları, dernek veya vakıflar ile bunlara ait iktisadi işletmeleri ve iş ortaklıklarını” kapsamaktadır.

Bilindiği üzere Gelir Vergisi Kanunu’nun uygulanmasında teşebbüs sahibinin eşi, üstsoy ve altsoyu, üçüncü derece dahil yansoy veya kayın hısımları ile doğrudan veya dolaylı ortağı bulunduğu şirketler ile bu şirketlerin ortakları, bu şirketlerin idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından kontrolü altında bulunan diğer şirketler ilişkili kişi sayılmaktadır.

Örneğin (x) adi ortaklığından ortaklardan birisinin ortağı olduğu Anonim Şirkete emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit edilen fiyatlar üzerinden yaptığı mal satışı işlemi ilişkili kişilerle yapılmış olarak değerlendirilerek, emsallere uygun bedel ile teşebbüs sahibince uygulanmış bedel arasında oluşan farklar işletmeden çekilmiş sayılmaktadır.

Mevcut mevzuat çerçevesinde gerek Gelir Vergisi, gerekse Kurumlar Vergisi mükellefleri açısından; kazancın elde edildiği ülke vergi sisteminin, Türk vergi sisteminin yarattığı vergilendirme kapasitesi ile aynı düzeyde bir vergilendirme olanağı ve ortamı sağlayıp sağlamadığı ve bilgi değişimi hususunun dikkate alınmak suretiyle Bakanlar Kurulu tarafından belirlenen ve ilan edilen ülkelerde veya bölgelerde bulunan kişilerle yapılmış bulunan tüm işlemlerde ilişkili kişilerle yapılmış sayılmaktadır.

Diğer yandan kurumların veya ortaklarının idaresi bakımından doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunan gerçek kişiler, ortaklık ilişkisi olmaksızın kurumun kararlarında doğrudan veya dolaylı olarak etkisi bulunulabilecek kurumun yönetim kurulu başkan ve üyeleri, genel müdürü, üst düzey müdürleri, aynı düzeydeki yüksek memurları gibi şahısları ifade etmektedir. Bu bağlamda ortaklık ilişkisi olmaksızın kurumun kararlarında doğrudan veya dolaylı olarak etkide bulunabilecek herhangi bir gerçek kişi veya kurumda ilişkili kişi sayılmaktadır. Bu bağlamda da kurumun veya ortaklarının denetimi bakımından doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunduğu gerçek kişi veya kurumlarda anlaşılması gereken ortaklık ilişkisi olmaksızın kurumun kararların da doğrudan veya dolaylı olarak etkisi bulunabilecek özelliği olan kurumun denetçileri gibi gerçek ve tüzel kişiler anlaşılmalıdır.

Dr. Veysi Seviğ

İTOHABER