Çalışma hayatında durduk yere çıkan çatışmalar (Ali Rıza DEĞER)

Çalışma hayatında durduk yere çıkan çatışmalar (Ali Rıza DEĞER)

ÇALIŞMA HAYATINDA DURDUK YERE ÇIKAN ÇATIŞMALAR & ÇATIŞMA MALİYETİ...

Merhaba sevgili dostlarım,

Çalışma hayatınızda daha önce yaşamış olduğunuz, ama büyük - ama küçük, çeşit - çeşit çatışmalar mutlaka vardır. Yoksa ne mutlu size!.. Niye mi? İki açıdan! Ya - işinizi veya sizden istenen işleri çok çok iyi yapıyorsunuz... Ya da - ne suya - ne sabuna dokunuyorsunuz!..

Önce olaya kişisel/tekil çatışma ortamlarından bir bakarsak, Sayın Sezin A. Ninic ‘in Linkedin deki bir yazısında belirttiği örnekte olduğu gibi... Diyelim ki; Siz çok düzenli + tertipli birisiniz, zamanında işe gelir, sessizce etrafınızı rahatsız etmeden işte bulunduğunuz sürede en yüksek verim ve profesyonellikte işinizi yapmaya çalışırsınız. Diğer yandan, tam karşınızda oturan iş arkadaşınız ise; tam tersi işe geç gelir, masası dağınıktır, yüksek sesle konuşur, davranışlarının etrafı üzerindeki etkisini düşünmez, siz tam konsantre olmuşken gün içinde sizi böler. Sonuç itibari ile bu farklılıklar sebebiyle aranızda sıklıkla çatışma/tartışma çıkar. Bu çatışma/tatsızlık sonucu çok sevdiğiniz işinize ayaklarınız geri geri gider, verim düşüşü yaşarsınız ve hatta daha önce düşünmezken - iş değişikliğini bile düşünür hale gelirsiniz.

Bu örneğin tam konumuzla ilgili olmadığını biliyorum ama, kişsel olarak her an yaşanabilen bir örnek olduğu için yer vermek istedim. Bu gibi tatsız durumların arkasında bambaşka bir art niyet yoksa, yani sadece kişisel özelliklerden kaynaklanıyorsa çok çok büyük bir problem olmaması gerekir ve çözüm yolları karşılıklı konuşarak bulunabilir... diye düşünüyorum. Hele hele ileriye dönük, tekil veya çoğul olarak, ortak çıkarlar ve beklentiler söz konusu ise!..

Neyse, neticede konumuz; “Çatışma Yönetimi” ve “İyi Yönetilmeyen Çatışmaların Maliyeti”

Çatışma; beklenti, ihtiyaç, istek, amaç ve düşünce ayrılıklarından ortaya çıkan bir rekabettir.

Şirketlerde veya kurumlarda özellikle beraber çalışan departman üyeleri arasında veya ayrı departmanlar arasında zaman zaman çatışmaların çıkması son derece doğal bir durumdur. Ama isteyerek - ama istemeyerek - bir şekilde ortaya çıkan çatışma durumlarında; özel ve kişisel olarak çelişen çıkarlar kadar - çoğul anlamda ortak noktalar ve çıkarlar da bulunur.

Çatışma ve çatışma ortamlarının en önemli kriterlerinden birisi çatışmada yer alan tarafların kişisel özellikleridir. Eğer - çatışma/tartışma/müzakere; şirket menfaatleri için ortak hedef ve amaçlar doğrultusunda yapılıyorsa, zaten mesele yok! Ama - eğer kişisel menfaatler/çıkarlar için çatışma ortamları yaratılıyorsa aman dikkat! (Bir Çin atasözünde belirtildiği gibi “Pirinçin içindeki siyah taşlardan korkmayın, beyaz taşlardan korkun!..”)

Konunun çok değerli uzmanlarından Sayın Prof. Dr. Acar Baltaş’ın da belirttiği gibi; kurumsal çatışma ortamlarında ve çatışma yönetiminde, ortak çıkarlara odaklanmak ve bunları ortaya çıkartarak uzlaşmak “Türk Kültürü”nde pek sıcak bakılan davranışlar arasında değildir. Bizim kültürümüzde ödün/taviz vermemek, güç göstergesi sayılır. Bu nedenle de; uzlaşmacılık ve işbirliği (işbirlikçilik) olumsuz bir özellik olarak, iş ve sosyal hayatımızdaki yerini almaktadır.

Eğer işin içinde kasıtlı olarak mobbing dayatmaları yoksa, uzlaşma alternatiflerinin olmadığı her çatışmayı, kuvvetli olan taraf kazanır. Burada kullandığım “kuvvet” kavramı; her kişiye + kuruma + olaya + Ve de olaylardan çıkarları olanlara göre, değişkenlik gösterir.

Uzlaşmayı kabul etmek, ilk planda her ne kadar zayıflık ve boyun eğmişlik olarak görünse de, çatışmaya giren tarafların hepsinin, neticeden; % 100 memnun, mutlu, mesut ve bahtiyar olması, zaten söz konusu olmadığından - ilerleyen zamanlarda yaşanabilecek en iyi çözüm yollarından biri olarak karşımıza çıkacaktır.

Bu noktada tamamen kendime ait olan bir özdeyişi, tekrar sizlerle paylaşmak istiyorum!

“Kavgaları; edenler değil... İsteyenler kazanır!..” (Aklınızda bulunsun! ARD)

Neticede “Uzlaşmak” işbirliğini gerektirir. Daha öncede belirtildiği şekilde “İşbirlikçi” kavramı, Türkçe’de olumsuz bir anlam taşımakla birlikte İngilizce konuşulan ve yazışılan ülkelerdeki bir referans mektubunda yer alan işbirlikçi/işbirliğine yatkın (cooperative) özelliği, ekip çalışması açısından çok olumlu bir ifadedir.

Çatışmalara olumlu olarak yaklaştığımızda ve problemlere çözüm üretmek için baktığımızda kendimize bazı telkinlerde bulunmamız ve de ona göre hazırlıklar yapmamız gerekiyor. Yani;

*) Öncelikle ortak çözümler için, olaylara iyi niyetle ve iyi ilişkilerle değişik açılardan bakmak!

*) Mümkünse önce dinlemek ve çatışma yaratan sorunu veya sorunları yeniden tanımlamak!

*) Çatışmanın, öne çıkan ve etkin olan taraflarını veya boyutlarını, önyargısız - tespit etmek!

*) Özellikle empatiyle, karşı tarafın; tartışma/müzakere/münazara - hamlelerini planlamak!

*) Bu hamle sıralamalarında değişiklikler olabileceğine dikkat ederek alternatifler hazırlamak!

*) Çatışma bir toplantı masası etrafında yaşanıyorsa, zamanlama ve süreçlere dikkat etmek!

*) Çatışmalarda kesinlikle saygı sınırları içinde kalmak ve rahatsız edici ifadeler kullanmamak!

*) Tartışma sırasında karşı taraftan bir öneri geldiğinde, hemen karşı öneride bulunmamak!

*) Hamlelerinizin alt yapısını hazırlamak için, önce izin istemek - sonra öneride bulunmak!

*) Önerilerinizin doğru algılanıp - algılanmadığını kontrol etmek ve gerekirse özetlemek!

*) Tartışma süreci duygusal bir süreç olduğundan, duygularınızı yönetmeyi öğrenmek!

*) Savunduğunuz tez ile ilgili gerekçelerinizi ekonomik kullanmak ve peş peşe sıralamamak!

*) Yeri geldiğinde, olumlu yöndeki heyecanınızı veya tepkinizi ölçülü olarak belli etmek!

*) Çatışma ve tartışmalarda duygusal tepkilere dikkat ederek, bunların saldırgan ve savunucu davranışlara dönüşmesini denetlemek. Denetlenmediğinde bu tür davranışların tırmanması sonucu, şiddetlenme eğilimi göstereceğini unutmamak. En azından % 50 dengeyi sağlamak!

*) Karşı tarafın görüşleri ve konumu hakkında net bir bilgi sahibi olmak, tartışmayı denetleme üstünlüğünü elde etmek ve itirazlarla başa çıkmak için, soru sorma konusunda uzmanlaşmak!

(İsterseniz, bu konuda; birkaç yıl önce yazdığım e-makalelerimden “Sonuç Odaklı Liderlik & İkna Tekniklerinin Altın Anahtarları” / https://tr.scribd.com/doc/273596574/Sonuc-Odakli-Liderlik-Ikna-Tekniklerinin-Altin-Anahtarlari-E-makale-ARD-21 / size yardımcı olmaya hazır!)

Sonuç olarak Çatışma Yönetimi’nde başarının; önemli ölçüde konuya odaklanmak, yaşayarak öğrenmek ve yaşananlardan ders çıkartmakla gerçekleştiğini görmekteyiz. Ancak yöneticiler açısından, sorunu çözme konusunda, müzakere başarısının bağlı olduğu çok önemli bir konu daha var. Yetki ve gücü elinde bulunduran yöneticilerin, tarafların tepkisini azaltmak ve uzlaşı ortamı yaratmak için, bu güçlerini mümkün olan en az ölçüde kullanması gerekir. Yetki ve bu gücü elinde bulunduran kişinin, ikna etmek yerine karşısındakini razı etme yolunu seçmesinin istenmeyen sonuçlar doğurması da çok doğaldır. Çünkü insanlar razı olmak zorunda kaldıkları durumlarda, mutlaka bunun acısını çıkartmak için fırsat kollarlar ve çok kere kendilerine zarar verecek dahi olsa, bu fırsatları yaratırlar. Bu da bizlere “Çatışma Maliyeti” olarak geri döner.

Şimdi gelelim, Çatışmaların maliyetlerine!..

Konuyla ilgili olarak internette yaptığımız araştırmalarda da karşımıza çıktığı şekilde, Myers Briggs ve Thomas Kilmann Envanterleri’nin yayıncısı CPP Inc’in 2000’li yılların başlarında, 10 ülkede 5000 çalışan üzerinde yaptığı uluslararası bir araştırmaya göre, üst düzey yöneticilerin potansiyel çatışmaları öngöremeyip zamanında müdahale etmemesi ve çatışma olduğunda da bunu etkin bir şekilde yönetememesi neticesinde, çalışanlar ayda yaklaşık en az 1 günlük mesailerini, gereksiz ve tatsız - özel görüşme ve toplantılarla, çatışma yönetimine harcıyor.

Yani basit bir hesapla, brüt 2.500.- TL maaş + yemek + yol maliyetinden hareketle, bu rakam yıllık olarak; 10 kişilik bir şirkette 10.000.- TL, 50 kişilik bir şirkette 50.000.- TL, 100 kişilik bir şirkette 100.000.- TL, 1000 kişilik bir şirkette 1.000.000.- TL gibi, atıl giderler söz konusu!..

Bu rakamlar sadece çatışmaya harcanan zaman kaybı üzerinden. Diğer zararların başında da; kişisel saldırı, hakaret, mobbing, performans kaybı, dedikodu, işten ayrılma, işten çıkartılma, rakip firmalara transferler, vs... gibi kayıplar gelmekte ve yapılan maddi - manevi yatırımlara karşı, çatışma kaynaklı çok ciddi zararlar, karşımıza çıkmakta!

Bunlar maliyetin bir boyutu...

Bir de kasıtlı olarak yapılan, derin boyutlu resmi dairelere ihbar vs. şeklinde olanları da var. O durumlarda, çatışma maliyetinin rakamları çok daha uçuk boyutlara çıkabiliyor. Aman dikkat!

Her türlü işlem belge ve kayıtlarınız sudan çıkmış ak kaşık dahi olsa, yaşanan sıkıntılar yeter!..

Hepsi! Sizlerinde çok iyi bildiği gibi, durduk yere çıkan/çakan küçücük bir kıvılcımla başlıyor.

Olumsuz ve art niyetli çatışmalardan uzak, daha mutlu bir gelecek için... Sevgi ve saygılarımla

Ali Rıza DEĞER