Bir patron muhasebeci olursa bütün yaratıcılığını yitirir!..

Bir patron muhasebeci olursa bütün yaratıcılığını yitirir!..

Bir patron muhasebeci olursa bütün yaratıcılığını yitirir

İzzet Çapa. iş dünyasının tanınan isimlerinden birisi. Şu sıralar, eğlence hayatından elini biraz çekmiş. Çapa’ya göre, “Bir patron muhasebeci olursa, yaratıcılığını yitirir.

Trump Alışveriş Merkezi ile İzzet Çapa’nın işbirliğinden doğan ve 6 milyon dolarlık bir yatırım bedeline sahip olan Trump Cadde, gerek konsepti gerek mimarisi ile sektöre önemli bir farklılık getirmeye hazırlanıyor.

Senelerin işletmecisi olan İzzet Çapa’nın en ilginç yönlerinden birisi ise, “Parayla işim yoktur. Cebimdeki parayı bilmem” demesi. Çünkü Çapa’ya göre, “Bir patron muhasebeci olursa, yaratıcılığını yitirir.”

Öyle ki röportaj sırasında Trump Cadde ile ilgili sorduğumuz soruların cevaplarını vermek için, ortağı Murat Özak’a telefon etti ve sayısal bilgileri aldı.

Peki rakamlarla ilgilenmeden bu dünyada başarılı olmak nasıl mümkün? İzzet Çapa’nın cevabı net:

“Toplumsal iniş çıkışları takip ederek hareket ediyorum. Bir patron muhasebeci olursa, yaratıcılık yönünü yitirir. Geçen gün Limonata’nın franchise’ını almak için birisi geldi. Hesap yaptım ve dükkanı açarsa günlük eksi yüzde 10’la kapatmak zorunda kalacağını söyledim. Altı ay sonra adamın iş yapmamasının faturası bana ait. Bu işte para olmadığını söylemem lazım. Nesiller değişiyor, ama ‘bir cafe açsam büyük para kazanırım’ ütopyası değişmiyor. Çok gerçekçi olduğum için beni satış toplantılarına almazlar. Bugün Türkiye’de açılan her restoran çok pahalı. Çok kişi yaptığı yatırımın dönüşünü alamıyor. Dolayısıyla, Ferit Şahenk, Ali Sabancı gibi isimlerin bu işe girmesi, sektörün geleceği açısından çok iyi. Bizi satın almak isteyen zenginler çok yaşasın! Bu arada bana hiç teklif gelmedi. Bilançolarımı inceleyin. Bu kadar mı mahallenin çirkin kızıyız? Biz sadece franchise satıyoruz.”

Son dönemlerde ilgi çeken röportajları ile sık sık gündeme gelen İzzet Çapa’nın yeni projelerini, işe ve hayata bakışını dinleyelim:

“Ünlü bir babanın ve ünlü bir ağabeyin kardeşi olmak asla dezantaj olmadı. Celal Çapa bu işin ekolüydü ve ben onun kardeşiydim. Ama, ben her zaman işe farklı bir taraftan baktım.Her zaman vizyon sahibi oldum, yenilikçi oldum. Yaptığımın tekrarını yaparsam, eski yolda yeni ayakkabı ile yürümüş olurum.”

“Korkusuz korkağım. Tekstil sektöründeyken üç defa battım. Bu işte ise batmadım. Deneyimli olduğumdan krizleri şanslı geçirdim. Artık sadece Limonata’ların ortağı ve sahibiyim.Ulus 29’da yetişmiş bir ekiple çalışıyorum. Bir de aralık ayında Mr. President isimli bir restoran açıyoruz Beyoğlu’ndaki eski ABD Konsolosluğu’nun önündeki vize bölümünde.Bunların dışında hiç yatırım yapmam. Ne borsa oynarım ne dövizle işim vardır. Arazi almam. Kiraya vermek için ev almam.”

Herkes gurme olmuş anlayamıyorum

“Lise son sınıftan bu yana gazeteci olmak istedim. Para olmadığını anladığımda, önce başka yerde kazanayım, sonra hayatımı renklendiririm dedim. Ancak 50 yaşında yapabildim. İlk röportajımı 17 yaşında Çetin Altan, Aytekin Kotil ve Altan Erbulak’la yaptım. Gazeteciliğin, eğlence kulüplerinde yaptığımdan daha tehlikeli bir meslek olduğunu gördüm. Fazla omurgalı bir insanım, bu çok iyi bir şey değil. Hayatın renklerini pastel boya ile istediğin gibi çizemeyebiliyorsun. Arada bir her şeyi mahvedebiliyorsun.”

“Hayat benim hayatım istediğimi yaparım kime ne! City’s’den çıktıktan sonra, restorancı İzzet kimliğinden, proje satan İzzet kimliğine döndüm. Başkalarının işini eleştirenleri sevmiyorum. Bir şey yapamayanlar diğerlerini eleştiriyor. Kuru fasulye ve pideyle büyümüş bir neslin çocukları olarak, herkesin gurme olmasını anlayamıyorum. Benim dayım Ekrem Muhittin Yeğen’dir. Türkiye’nin ilk yemek kitabını yazan adam. Hala her kadının başucundadır bu kitap. Biz tarhana çorba, makarna ile büyüdük; suşi ya da ördek ciğeri ile değil. Dolayısıyla başka mekanları eleştirmem, beğendim ya da beğenmedim diyebilirim.”

Memleketin hali tartışması hep vardı

“10 yaşındaydım babam, ‘Bu memleketin hali ne olacak?’ diye konuşurdu. Hala konuşuluyor. Gazetecilik de artık tatmin etmiyor. Umduğum ve bulduğum birbirinden farklı. Ben yaşadıklarımı yazıyorum.

En fazla sinirlendiğim kişiler kraldan çok kralcılar. Eskiden herkes ‘ağır abi’lerin yeğeniydi, artık herkes devlet erkanından birilerinin yeğeni.”

Trump Cadde: AVM içinde AVM ama sokak ruhuna sahip

25 özel markaya ev sahipliği yapacak olan Trump Cadde, toplamda 2 bin 500 metrekarelik bir açık alana yayılıyor. Mağazalar gemilerde kullanılan konteynerlardan oluşuyor. Trump Cadde’de yeme-içmeden giyime 25 marka yer alacak. Markalar için 25 ünite olacak. Ünitelerin yüzde 70’i yeme-içme, yüzde 30’u ise perakendeye ayrılacak. Her bir ünite için 15, 30, 60 ve 90 metrekarelik alanlar olacak. Markaların yüzde 50’si uluslararası markalar. Projenin maliyeti 6 milyon dolar. En ilginç tarafı ise AVM içinde bir AVM olması. Bu açıdan dünyada bir ilk. Bu arada Trump Cadde’de AVM değil, sokak ruhu hakim olacak. Hedef insanların nefes alması, mutlu olması. GAD Architecture’ın patronu mimar Gökhan Avcıoğlu’nun imzasını taşıyan Trump Cadde, aralık ortasında açılacak. İzzet Çapa, “Trump Cadde en deli dolu, en yaşamsal alanlardan biri olacak.Trump Cadde’nin başarılı olacağından eminim” diyor.

Trump Cadde’de yer alacak markalar ise şunlar: Zouk Sushico, Fiorucci, Limonata, CocaCola, Matrak Tshirt, Kumrucu , Bigg Shop, Home Store Kahve, Café de Paris, Beer and Burger, Nezih, Salata, Efes Pub, Bali Bey, Papabubble, Ranchero, Kağıthane, Sneakers & More, Hocanın Yeri, Kuğu Pastanesi, Rumi Tantuni, Plus Kitchen, Al Fakheer, Mehmet Tatlı, Pop-up, Nathan's, Cup of Edamame ve Yogurberry.

KAYNAK: DÜNYA

http://www.dunya.com/bir-patron-muhasebeci-olursa-butun-yaraticiligini-yitirir-210518h.htm