Ar-Ge merkezi kurmak ne kadar önemli?

Ar-Ge merkezi kurmak ne kadar önemli?

Ar-Ge merkezi kurmak ne kadar önemli?

Şubat ayında yapılan düzenleme

Ar-Ge Merkezi kurmak için 50 tam zaman eşdeğer Ar-Ge personeli istihdam etmek gerekmektedir. Bu büyüklükte olmayan şirketlerin, sayının düşürülmesi yönündeki beklentileri karşılık bulmuş, 19 Şubat 2014 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 6518 sayılı Kanun’la sayıyı otuza kadar indirme konusunda Bakanlar Kurulu'na yetki verilmiştir.

Yetki henüz kullanılmamıştır.

Düzenleme ne sağlıyor?

Yapılan düzenleme, verilen yetkinin Bakanlar Kurulu'nca kullanılması halinde, bazı şirketlere Ar-Ge Merkezi kurma olanağı sağlaması yönüyle son derece olumludur.

Böylece bu şirketler, Ar-Ge faaliyetlerini daha kurumsal bir yapıda sürdürebilecekler, bazı bürokratik işlemlerden kurtulacaklar, zaman ve enerjilerini daha çok faaliyetin kendisine harcayacaklardır.

Beklenti karşılandı mı?

Ar-Ge faaliyetiyle uğraşan şirketlerin uzun süredir beklentisi, mevzuatın yeni baştan gözden geçirilmesidir.

Yapılan düzenlemeyle sadece bir konudaki beklentinin karşılanması, diğer konularda kısa zaman içinde bir düzenleme yapılmayacağına işaret olarak algılanabilir. Umarız böyle olmaz ve beklentiler karşılanır.

Yeni düzenlemeler yapılması kaçınılmaz

Onuncu Kalkınma Planı (2014-2018) verilerine göre; Ar-Ge harcamalarının GSYH’ya oranı, 2006 yılındaki yüzde 0.6 seviyesinden 2011 yılı itibariyle yüzde 0.86’ya yükselmiş olmakla birlikte,

Dokuzuncu Kalkınma Planı'nda (2007-2013) yer alan yüzde 2 hedefinin oldukça altında kalmıştır.

Gelinen noktada, çok ciddi önlemlerin alınmaması durumunda, Onuncu Kalkınma Planı'nda 2018 yılı için belirlenen yüzde 1,80 hedefinin gerçekleştirilmesi de mümkün değildir. 2023 için belirlenen yüzde 3 hedefi de bu durumda hayaldir.

Ülkemizin orta ve uzun vadeli politikalarına baktığımızda, Ar-Ge ile ilgili hedeflerden vazgeçemeyeceğimiz açıktır. Bu durumda, 2013’te olduğu gibi 2018 ve 2023 hedeflerini de ıskalamamak için, zaman kaybetmeden harekete geçmekte yarar vardır. Aksi halde geç kalınmış olacak ve telafisi mümkün olmayacaktır.

Neler yapılmalıdır?

Belirlenen hedeflere ulaşılamadıysa da 2008 sonrasında yapılan faaliyetlerle, önemli bir mesafe kat edildiği açıktır. Ancak mevcut düzenlemeler çerçevesinde gidilebilecek yere de gidilmiştir. Yeni bir canlanma için yeni işler yapmak gerekmektedir.

Yapılabilecek çok da şey vardır. Bir makale boyutunda olmamakla birlikte, ilk akla gelen yapılabilecek işler şu şekilde özetlenebilir:

Ar-Ge mevzuatı tek çatı altında toplanmalı, farklı mevzuatın getirdiği karmaşaya, farklı yorum ve uygulamalara son verilmelidir.

Ar-Ge mevzuatının uygulamasını yapan kurumlar arasında eşgüdüm sağlanmalı, buradaki zorluklar aşılamıyorsa kamu kurumlarının hem kendi aralarında hem de Ar-Ge faaliyeti yapan kurumlar arasında eşgüdümü sağlayacak bir birim oluşturulmalıdır.

Ar-Ge Merkezlerinin çalışma koşulları yeniden belirlenmeli, faaliyetin bir kısmının Ar-Ge Merkezi dışında yapılabileceği, Ar-Ge faaliyetinde kullanılan sabit kıymetlerin de Ar-Ge Merkezi dışında olabileceği kabul edilmelidir. Bu kapsamda; Ar-Ge Merkezi dışında yapılan bazı harcamalar indirime konu edilmeli, Ar-Ge personelinin Ar-Ge Merkezi dışında yapacağı işler nedeniyle aldıkları ücretler de teşvik kapsamında olmalıdır.

Ar-Ge personelinin asıl ücreti dışındaki ücretleri (prim, ikramiye, vb) teşviklerinden yararlandırılmalıdır.

Özellikle KOBİ’lerin ve grup şirketlerinin bir araya gelerek tek Ar-Ge Merkezi kurmalarının ve bu çatı altında faaliyet yapmalarının önü açılmalıdır.

Doğrudan Ar-Ge faaliyetiyle ilgili bütün harcamalar Ar-Ge indirimine konu edilmelidir. Bu çerçevede örneğin; faaliyetin yürütüldüğü yer için katlanılan kira giderleri ve faaliyetin yürütülmesi için kullanılan yabancı kaynaklara ilişkin faiz giderleri indirime konu edilmelidir. Benzer şekilde, Ar-Ge faaliyetiyle ilgili bütün giderler, ayrıca ölçülsün veya ölçülmesin, dikkate alınmalıdır.

Mevcut düzenlemelere rağmen uygulamasında sorunlar olan damga vergisi istisnası tam olarak uygulamaya geçirilmelidir.

Diğer ülke uygulamaları incelenmeli, özellikle AB ülkelerinde uygulanan bütün teşvik ve desteklerden Türkiye’de uygulanabilecekler sağlanmalıdır. Bu çerçevede bugüne kadar düşünülmeyen yerel destekler incelenmeli ve yatırımcıya sağlanmalıdır.

Ar-Ge faaliyetlerini dolaylı olarak özendirecek önlemler düşünülmelidir. 6518 sayılı Kanun’la getirilen sınaî mülkiyet haklarıyla ilgili geniş kapsamlı teşvikler bu anlamda olumlu olmuştur. Benzer düzenlemeler çoğaltılmalıdır. Bu çerçevede, Ar-Ge faaliyeti tanımı içine girmese de; bu faaliyetleri besleyen, istihdam sağlayan, katma değeri yüksek nitelikli mühendislik faaliyetlerinin de desteklenmesi düşünülebilir.

Devlet desteklerinin izlenmesi ve denetlenmesine ilişkin mevzuat kapsamında beklenen ikincil düzenlemeler, ülkemiz yatırımcılarını diğer ülkeler karşısında daha az desteklenen yatırımcılar haline getirmeyecek şekilde yapılmalıdır. Daha da önemlisi, bu düzenlemeler yapılmadan önce, kısıtlamaların kapsamına girmeyecek özellikle yerel destekler düzenlenmeli, Devlet desteklerinin denetlenmesine ilişkin düzenlemeler olabilecek en geç tarihe ertelenmelidir.

Recep BIYIK

DÜNYA